25 Mayıs 2012

Üstad


Necip Fazıl KISAKÜREK

(26-05-1904 / 25-05-1983)

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, 
Affet senden habersiz aldığım her nefesten...
---
Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; 
Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar nabzımı...  
---
Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse, 
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse... 
 ---
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
 Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef! 
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık...
---
Payımıza sükût düştüğünden beridir,
 Kalbimizin sesini daha bir güzel duyar olduk...
---
İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı,
 Belli ki ; yakınımız yoktur Allahtan gayrı!
 ---
 Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut! 
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
---
O demdeki, perdeler kalkar, perdeler iner,
 Azrail’e hoş geldin, diyebilmekte hüner... 


Ölümünün sene-i devriyesinde aziz Üstad'ı rahmetle anıyoruz...
Mekanın cennet olsun...

22 Mayıs 2012

Dindar Bir Nesil Yetiştirmek İçin...



Bu eğitim sistemi ile ilgili olarak benim uzun zamandır uygun ortamlarda dillendirdiğim bir cümle var; bu eğitim sistemi bize “birbirimizi sevmeyi öğretemedi ve dürüst toplum yetiştiremedi.”Bize birbirimize düşman olmayı ve kavgayı değil sevgi, saygı ve dürüstlüğü öğretecek bir sisteme ihtiyacımız var. Çünkü şu anki mevcut eğitim sistemi Ankara’dan çıkan kanunları daha resmi gazetede yayınlanmadan açıklarını bulan bir nesil yetiştirmiş durumdadır
  İşte adına 4+4+4 denilen sisteme bu açıdan sıcak baktım ve acaba bu sistem bize bu güzellikleri yaşatır mı diye ümitlendim. Ancak bir sistem tümüyle değişirse bir anlam ifade eder. Eğer değişme bölük pörçük olursa onun getirisi de bölük pörçük olur diye düşünüyorum. İnsanımızı dürüst ve sevgi dolu yetiştirmek için bizler her fedakâr lığa razıyız. Çünkü bu dürüst ve birbirini seven insanların arasında bizim çocuklarımız da olacak. Onlarda sevilecek ve sevecekler demektir.
 Eğitim sistemi insanlara etik bir ideal vermezse insanlar her şeye kendi menfaatleri açısından bakacaklardır İnsan, ancak bir inanç ve kültür prensibi ile bu zaaf ve ihtiraslarını disiplin altına alabilir. Çünkü insanda bir iç disiplin olmazsa, hayatta başarılı olması imkânsızlaşır. Başarısız insanlar ise toplumu da kendilerini de felakete sürüklerler.

1945 yılında İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü’nce yayınlanan bir tebliğde: “Biz her ne şekilde ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dinî neşriyat yaptırarak dinî bir atmosfer ve gençlik için dinî bir zihniyet vücuda getirilmesine taraftar değiliz.”(1). Temmuz 1973 tarihinde kabul edilen 1750 sayılı Üniversiteler Kanununda yer alan “örf ve adetlere bağlılık” kısmı, 1975 yılında Ankara Üniversitesi’nin açtığı dava üzerine, Anayasa Mahkemesi’nce “Atatürk ilkelerine ve çağdaşlaşmaya aykırı” gerekçesi ile iptal edilmişti.”(2). Yine, Talim ve Terbiye Kurulu’nun 5.6.1982 tarih ve 71 sayılı kararı ile basılan ve yayınlanan “Cumhuriyet döneminde Eğitim” isimli kitapta, Tevhid-i Tedrisat Kanunu değerlendirilirken: “Din ve ahlâk dersleri ile ilim ve fen yapılamayacağı artık anlaşılmış ve çağdaş eğitim kabul edilmişti” demektedir.

 Bir takım kişilerin zihniyeti budur ve göründüğü kadarıyla da değişime hiç te taraftar olmadığını 4+4+4 modelinin çıkışı sırasında hiçbir kanuna etmediği muhalefeti göstermek suretiyle bunu belgelemiştir. Kesintisiz denilen değişen eğitim sistemi insanları boşluğa ittiğinden değişmesi gerekiyordu ve de değişmesi kesinlikle iyi oldu. İyi oldu da gelen sistem ne olacak. Bütün teoriler anlatımda gayet güzeldirler. Teorilerin pratiği de alındıktan sonra ne olduğu daha iyi belli olur.

             4+4+4 sisteminde okul öncesi eğitim anlaşıldığı kadarıyla mecburi olmayacak, Halen meriyette olan sistemin okul öncesine aldığı çocukları yeni sistem 1. Sınıfa alacak. Ancak görülen odur ki Türk Milli eğitimi küçük çocukları eğitmede başarısız. Öğretmenler razı olmuyorlar ama “Öğretmenler Öğretmenliği para için yapıyorlar, hâlbuki öğretmenlik para kazanılacak bir meslek olmayıp. Bir fedakârlık, bir ideal bir başka ifadeyle Peygamberlerin mesleğidir. Öğretmenlikte sadece vermek var almak yok. Almak ancak dua şeklinde olur ve olmalıdır da. Ben bu bakış açımla okul öncesine taraftar değilim. Ama çalışan eşler gittikçe çoğaldığından onlar içinde okul öncesinin gerekliliğini yadsımamak gerekir.

 Dindar bir nesil yetiştirmek için okul öncesi uygulaması yerine çocukları annelerine teslim ederek anneleri yetiştirmek gerektiğini düşünüyorum.
 İlk ve orta öğretimde dindar bir nesil yetiştirmek için Okullarda ders sistemlerini yeniden dizayn etmek gerekirken en önemli değişiklik olarak ta “Tevhid-i Tedrisat kanununu” değiştirmek gerekmektedir. Bu kanun değişmedikçe yapılan bütün uygulamalar kadük kalacaktır. Bu kanunda Anayasa ve Atatürk’ün koruması altında olduğundan değiştirilebilir mi pek emin değilim.

 Dolayısıyla dindar nesil yetiştirmeyi istemekle yetiştirmek ayrı ayrı şeylerdir. Bunun için önce fedakâr cefakâr, şehre kaçmak için fırsat kollayan değil hizmeti ve Allah rızasını hedefleyen Öğretmen profiline ihtiyaç olduğunu unutmamalıyız. Yinede Allah demenin yasak olduğu bir devirden gelip de okullarda seçmelide olsa KUR’AN dersi konulması tek kelime ile ifade etmem gerekirse İHTİLALdir. Rabbim emeği geçenlerden razı olsun.

 Geçmiş dönem iktidarları ideolojilerini pekiştirme uğruna herkese, her kesime, her ırka hatta Türk ırkına bile gerçekten çok zulmetmişlerdi. Bu ülkenin insanlarının manevi değerler yerine kendilerinin de bilmediği bir ulusalcılığa göre yetişmeleri için neler yapılmadı ki. Bunun için kebapçıları bile fişlemediler mi?!

             Yazımızın başlığına bakarak:4+4+4’lü eğitimde aşamalardaki eğitim nasıl olmalıdır sorusunun cevabı herkese göre değişik değişiktir. Bize göre dini eğitim ne kadar fazla olursa o kadar iyidir. Çünkü “DİN” bu ülkenin taşı, toprağı, ahlakı, vicdanı, emeği hâsılı her şeyidir. Şu anda4+4+4 lü sisteme neslimizi kurtarabilmek için yetmez ama şimdilik kaydıyla iyidir diyor ve nefsini ve neslini korumak ve kurtarmak isteyen her vicdan sahibini “Yetmez ama EVET” demek durumundadır.

 Çünkü İslam’ın tamamının anlatılmadığı, anlatılamadığı yerlerde eksik bilgilerle “Dindar Nesil” yetiştirilemiyor.       
            

Dipnot:
(1)Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi, Kültür ve Turizm bakanlığı Yayınları No: 858, Kültür Eserleri Dizisi: 106, 1. Baskı, Ankara, 1988 s. 444.
(2) Prof. Dr. Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982′ye) Ank. Ünv. Eğitim Bilimleri Yayınları, No: 114, Ankara 1982, s. 229..
(3) Milli Eğitim Bakanlığınca Yayınlanan “Cumhuriyet Döneminde Milli Eğitim” Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1983, s. 47


Yazan; Babam 

İlkadım Dergisi Mayıs'12

10 Mayıs 2012

'Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa? 
Bilemezsin bilseydin ödün kopardı, dokunamazdın.'
Hz.Mevlâna

06 Mayıs 2012

Amel Mathlouthi

Acıyı hissetmek için illa dildaş olmak gerekmez, anlamadığın sözlere de ağlayabilirsin...